NOT : Bu yazı öncelikle www.haberx.com’da yayınlanmış, beş dakika sonra sansüre uğrayarak kaldırılmıştır.

Son günlerde cemaate çakma modası hakim bir kısım medyada. Her gün bir ya da iki yazıyla seri çakmalar yapılıyor artık. Gündem bulmakta da zorlanmıyorlar. 28 Şubattan girip, Soros’tan çıkanı mı ararsın, İhvan’a uğrayıp, Hanefi Avcı’da mola vereni mi ararsın, hepsi var. Hatta cemaat vesayetinden bahseden bile var.
 
Bu yazıların talimatla yazıldığını ya da yazdırıldığını anlamamak için saf olmak gerek. Durup dururken, mantar gibi bitiveren ve sürekli birbirini destekleyen yazıları başka türlü açıklamak mümkün değil. Herkes her şeyin farkında, bu toz duman dağıldığında kimin arkasında kimin var olduğu açık seçik ortaya çıkacak elbet.
 
Bu yazıları yazanları birkaç kategoride analiz edebiliriz. Başlayalım isterseniz. Neden böyle yazılar yazıyorlar?
 
Yetmiş yaşını aşmışsınız, eskisi kadar okunmayan, yazıları gündem oluşturmayan bir yazarsınız mesela. Musiki programlarında, makamları yorumluyorsunuz artık. Ayrıca çalıştığınız gazetede “başyazar” ünvanına sahipsiniz. İyi bir maaşınız, geniş bir odanız var. Eldekini korumak için, safını belli etmek için böyle yazıları yazmak gerektiğini düşünüyorsunuz. Yazıyorsunuz yazıyı, ardından pikabı açıp, Minur Nurettin’den şarkılar dinliyorsunuz.
 
Ya da hasbelkader köşe sahibi olmuş ya da kendisine köşe bahşedilmiş bir kişisiniz. Sizi kimse tanımıyor, bilmiyor. Yazdıklarınız okunmuyor, ciddiye alınmıyor. Bir de daha evvel hükümetin Suriye politikasını eleştirdiğiniz için kulağınız çekilmiş. O zaman bu işten yırtmanın tek yolu var diye düşünüp, cemaate çakacak bir yazı yazıyorsunuz. Aslında yazdığınız yazıyı kendiniz de anlamıyorsunuz ama olsun, maksat hasıl oluyor, gündem oluyorsunuz. Birileri sizi farkediyor ve eksi puanlarınızın bir kısmını sildirmeyi başarıyorsunuz. Ardından da bilgisayarın başına geçip, mail kutunuza düşecek, yeni talimatları heyecanla beklemeye başlıyorsunuz.
 
Bir başka ihtimal de şu. 15 gün önce bir köşe vermişler size. Daha üç tane yazı yazmışsınız. Bu köşeyi verenler yumuşak giriş istediklerinden midir bilinmez, ilk üç yazıda suya sabuna dokunmuyorsunuz. Ama dördüncü yazı öncesi toplu çakış talimatı gelince, anında pozisyon alıyor ve siz de çakıyorsunuz. İhvan’la başlayıp, 28 Şubatla sonlandırıyorsunuz yazıyı. Ve gönül rahatlığı için twitterdeki takipçi sayınızın elliden beş yüze çıkmasını bekliyorsunuz.
 
Varsayın ki sizin tek marifetiniz bağırarak konuşmak. Hiçbir akademik donanıma sahip değilsiniz. Herhangi bir konuda uzmanlığınız yok. Kimsenin sizi ciddiye aldığı da yok. Ancak birinin yazdığına yorum yapan yazılar yazıyor, ya da hamaset kokan yorumlar yapıyorsunuz. Herkes kendisini bu kadar ortaya atmışken, ben geride kalmamalıyım diyerek öne çıkıyorsunuz. Yazar değil tetikçi olduğunuzu bir kez daha ortaya koyuyor, kızlarınızın isim babasıyla yudumlayacağınız kahveyi düşünmeye başlıyorsunuz.
 
Dikkat edersiniz bu yazarların birçok ortak özelliği mevcut. PKK’nın yaptığı yığınaklardan, ettikleri tehditlerden bahsetmezler hiç. Gezi eylemlerindeki polisin sert müdahalesini görmezden gelirler. Suriye’deki yanlış politikalardan söz etmezler, eden de pişmanlığını göstermek için olmadık yazılar yazar. İran’ın Türkiye üzerinde oynadığı oyunlara kulaklarını tıkarlar. Varsa yoksa hoş görünmek için yazı yazarlar. Göze girmektir tek dertleri.
 
Yakında bu ekibe yeni isimler de katılacaktır emin olun. Ya uygun zamanı bekliyorlardır, ya da gelecek talimatları. Diğerleri bu kadar öne atılmışken, geride kalmayı göze alamaz, koşarak bu koroya dahil olurlar.
 
Özel devirlerin özel karakterli olur. Bu kişiler de bu dönemin kurşun askerleri. İşleri bittiğinde kutuya konulacak zavallı piyonlar gibi. Kusun kininizi sonuna kadar. Nasılsa tarih sizleri de yazacak, hem de hiç hoş olmayan bir şekilde.
[twitter_hashtag hash= „cemaat“ number= „3“ title=““Tweets für {http://i-blogger.de/cemaate-neden-cakiyorlar/}“]
Share.

Öğretmen ve www.haberx.com'da köşeyazarı

Comments are closed.